- Taşınmaz/Gayrimenkul Uyuşmazlıkları
Gayrimenkul uyuşmazlıkları, taşınmazın (arsa, dükkan, ev, daire, tarla vs.) mülkiyetine ve tapu durumuna ilişkin uyuşmazlıkların incelendiği uyuşmazlık türleridir. Bu tür uyuşmazlıklar pek çok farklı sebeple gündeme gelebilir. Örneğin; boşanma ya da miras ortaklığından doğan anlaşmazlıklar sebebiyle gündeme gelebileceği gibi, kamulaştırma sürecinin yolsuzluğu gibi sebeplerle de hukuki bir sürece konu olabilir. Bu bakımdan, “gayrimenkul uyuşmazlıkları” tabirinin son derece geniş kapsamlı bir ifade olduğu söylenebilir.
Gayrimenkullerin mülkiyetlerine ve tapu kayıtlarına yönelik uyuşmazlıkların kapsamına özellikle şu tür uyuşmazlıkların girdiği görülmektedir:
- Kadastro uyuşmazlıkları
- İmar ve inşaat hukuku
- Kat karşılığı inşaat sözleşmelerinden doğan tapu uyuşmazlıkları
- Satış ya da satış vaadi sözleşmeleri
- Kat mülkiyetinden doğan uyuşmazlıklar
- Miras ortaklıkları
- Boşanma ve mal rejimi davaları…
- Gayrimenkul Uyuşmazlıklarında Arabuluculuk Süreci
Arabulucuya başvuru yapmanın yasa gereği zorunlu olduğu haller bulunduğu gibi, tarafların serbestisinin bulunduğu haller de bulunmaktadır. Gayrimenkul uyuşmazlıklarının çok geniş bir hukuk sahasına yayıldığı düşünülecek olursa, TİCARİ UYUŞMAZLIKLARIN YA DA TÜKETİCİ HUKUKUNDAN DOĞAN UYUŞMAZLIKLARIN DIŞINDA KALAN GAYRİMENKUL UYUŞMAZLIKLARI BAKIMINDAN arabuluculuğa başvuru yapmanın zorunlu olmadığı söylenebilir.
Tüketici hukukundan doğan uyuşmazlıklara örnek olarak, ABC İnşaat Şirketinden ticari olmayan bir amaçla bir daire satın almış olan B’nin, dairenin tapusunun iptali ve ödediği bedelin kendisine iade edilmesi için dava açması gösterilebilir. Tüketici hukukundan doğan uyuşmazlıkların mahkemeye taşınabilmesi için 6502 s. TKHK m. 73/A uyarınca zorunlu arabuluculuğa başvurulması ve bu oturumlarda anlaşmaya varılamamış olması gerekmektedir. Ancak, tüketici hukukundan kaynaklanmayan ya da ticari dava niteliği taşımayan uyuşmazlıklar bakımından arabuluculuğa başvuru yapmak zorunlu değildir.
- Arabuluculuk Görüşmelerinin Sonucu ve Görüşmelerden Önce Dava Açılabilip Açılamayacağı
Zorunlu arabuluculuk kapsamı dışında kalan uyuşmazlıkların çözümü bakımından da arabuluculuk müessesesine başvuru yapmak mümkündür. Bilindiği gibi, arabuluculuk süreci hem uyuşmazlığın hızlı bir şekilde çözülmesini sağlamakta, hem de tarafları yargılama yük ve masraflarından kurtarmaktadır. Bu bakımdan, gerek ihtiyari gerekse de zorunlu arabuluculuk sürecinin taraflar açısından yararlı olduğu söylenebilir. Hakem Arabuluculuk’un da gayrimenkul uyuşmazlıklarına ilişkin arabuluculuk hizmetleri bulunmakta olup, süreç sonunda tarafların mümkün olduğunca eşit paydada buluşması adına gereken iletişim ve diyalog ortamı özenle sağlanmaktadır.
Ayrıca belirtelim ki, tarafların arabuluculuk süreci sonunda anlaşmaya varamaması durumunda dava açma hakları devam etmektedir. Ancak tarafların uyuşmazlık hakkında anlaşmaları durumunda her iki tarafı da bağlayıcı nitelikte olan bir “anlaşma tutanağı” tutulur ve bu tutanak mahkeme kararı (ilam) gibi hüküm ve sonuç doğurur. Bu bağlamda, tutanakta yazılı hususları yerine getirmeyen ilgili hakkında cebri icra yoluna başvurulması ve tutanağın icraya konulması mümkündür. Bu noktada altı çizilmesi gereken hususlardan biri de şudur: Taraflar, arabuluculuk görüşmelerinde anlaşmaya vardıkları hususlar hakkında yeniden dava açamazlar. Yapılabilecek olan, anlaşma tutanağında yazılı hususlara riayet etmeyen taraf aleyhine icra takibine başvurmaktır.
Zorunlu arabuluculuk kapsamına giren uyuşmazlıklar sebebiyle arabuluculuk yoluna başvuran taraflar, arabuluculuk görüşmeleri sonunda anlaşmama tutanağı tutulmadıkça dava yoluna başvuramazlar. Ancak ihtiyari arabuluculukta bu şekilde bir durumdan söz edilemeyecek olup, arabuluculuk yoluna başvurulmadan da dava açılması mümkündür.